Kayıtlar

MAĞRİPLİ'NİN ANISINA

2009 yılında BBC tarafından yapılan "bin yılın en büyük düşünürü" anketinde ilk sırada yer aldı. Oysa 1883’de Londra’da gözlerini kapadığında cenaze törenine toplam on bir (11) kişi katılmıştı. Katılanlar arasında Engels dışında Liebknecht, Charles Longuet ve Paul Lafargue’de vardı. Liebknecht Almanca, Longuet Fransızca birer konuşma yaptı. Engels’in konuşmasıyla tören tamamlandı. Mağripli artık hayatta değildi. Kapitalin üçüncü cildinin taslağını tamamladıktan sonra "Her şeyi açıkladım sadece aşk kaldı" dediği rivayet olunan Karl Marks, 5 Mayıs 1818’de Trier’de dünyaya geldi. Haylaz, muzip ve güzel hikayeler anlatan Marks, okul hayatının ilk yıllarında kendisi aleyhinde konuşan çocukları pişman eden şiirler yazıyordu. Liseyi bitirmeye hazırlandığı günlerde günlüğüne “insanlık için en iyi mesleği seçmek” veya “kişi kendini insanlık için feda etmeli” gibi, ruhunu ortaya koyan notlar alıyordu. Marks'ın edebiyat ve felsefe okuma isteği gelecekte kendisine pa

KUTSALLARIN KARANLIĞI

"K" dergisinin arka sayfasında “Hayatın kutsallığına inanmıyorsa bir insan, onun kutsallık atfettiği her şeyden şüphe duymak gerekir”  cümlesini okurken "ama öldü" sorusuna verdiği cevap takıldı zihnime. Hayatın  kutsallığına inanmayan, atfettiği kutsallar uğruna herkesin ölmesini isteyen fiili otoritenin cevabı. O'nun kutsallarına itiraz eden Lokumcu ölmüştü. Aslında öldürülmüştü. O kutsallar ki yüzlerce çocuğun cinsel istismarını, yüzlerce kadın cinayetini, kamu kurumlarındaki sayısız dolandırıcılık ve hırsızlığa göz yummayı, hatta arka çıkmayı meşru gösteren. Şüphe duyanın, itiraz edenin hapishaneye kapatılmasına, ezilmesine tuhaf cümlelerle "haklılık" kazandıran. İşte fiili otorite ve içinde aktığı mukaddesatçı mecra, atfettikleri o kutsalları hayatın tek sesi, tek rengi, tek kokusu yapabilmek için anayasa değişikliği adı altında atağa geçti. Fakat değişikliklerin içeriğinden çoğunluk henüz habersiz. Aslında fiili otorite yönünden kesif b

LİDERLER YALAN SÖYLER Mİ?

Stratejik uygulamaları saklamak amacıyla liderler, dolayısıyla temsil ettikleri devletler yalan söyler mi? Chicago Üniversitesi’nden siyaset bilimci John Mearsheimer “Liderler Neden Yalan Söyler” başlıklı kitabında bu soruya cevap arar ve olumlu, net bir cevap verir. Evet söyler. Politik olarak yalanın, çarpıtmanın ve gizlemenin kabul edilebilir olduğu tezini destekleyen görüşlerini, klasik Amerikan felsefesinin temel konsepti “pozitif faydacılık” temeline oturtur. Görüşlerini, milli menfaatler, raison d'etat (hikmet-i hükümet), kolektif iyilik gibi kavramları kullanarak kanıtlamaya çalışır. Bir hayli ayrıntılı şekilde analiz ettiği meseleyi “ahlaki” yönden incelemediğinin özellikle altını çizen Mearsheimer, yalan söylemenin ahlaki değil politik olarak “pozitif” olabileceğini kabul eder. Onu, kitabının anahtar cümlesi yapar. Örnek olarak ele aldığı yalanları "pozitif fayda", "kolektif fayda" kriterine göre değerlendirir. Mearsheimer, &qu